Korulukların içerisinde yer alan ve yekpare mermer ile kaplı Hidiv kasrı, yalnızca Çubuklu semtinin değil, bazı tarihcilere göre, İstanbul’un en gösterişli, en zarif ve aynı zamanda da en büyük gül bahçesine sahip olan bir köşküdür. Hidiv kasrının yapımı, mimarisinde ki batı etkisini izlemek açısından, muhatabına oldukça zengin malzemeler sunmaktadır. Çivisinin bile Avrupa’dan getirtildiği bu köşk, Osmanlı mimari tarihi açısından bir dönüm noktasının izlerini taşımaktadır.
Çubuklu isminin nereden geldiği konusunda farklı rivayetler olsa da buraya ayrı bir ün kattığı bellidir. Burada yapılan çubuk lülelerinden ya da II. Bayezid’in oğlu Yavuz Sultan Selim’e söylediği “Kızılcık Çubuğu” menkıbesinden olsa gerek buraya “Çubuklu” adı verilmiştir.
Çubuklu yakın tarihe kadar boğazda emlak piyasasında çok aranan bir yer değilken ;Çubuklu Vadi , Çubuklu Sazak Villaları gibi nitelikli projelerin yapılması , Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün ve çevreyollarının yakın yerlerden geçmesi şehrin kuzeyinde kalan bu bölgeyi de cazibe merkezi haline getirmeye başlamıştır.